''
Âşıklık geleneği, kültür varlığımızın önemli bir bölümünü oluşturmaktadır. Âşıklık, çağlar süren deneyimlerden geçerek biçimlenmiş, kendine özgü icra töresi, geleneğe dayalı yapısı, âşık olmak, âşıklığı sürdürmek için uyulması gereken kuralları olan bir gelenektir.
Âşıklık geleneğinde sazlı (telden), sazsız (dilden), doğaçlama yoluyla, kalemle (yazarak) veya birkaç özelliği birden taşıyan geleneğe bağlı olarak şiir söyleyenlere "âşık", bu söyleme biçimine "âşıklık - âşıklama", âşıkları yönlendiren kurallar bütününe de "âşıklık geleneği" adı verilir.
Âşık Türkçede saz şairi manasına gelir.
Âşıklık geleneklerini şu şekilde sıralamak mümkündür:
1) Mahlas Alma
2) Rüya Sonrası Aşık Olma. (Bade içme)
3) Usta - Çırak
4) Atışma - Karşılaşma
5) Leb - değmez (dudakdeğmez)
6) Askı (muamma)
7) Dedim - Dedi Tarzı Söyleyiş
8) Tarih Bildirme
9) Nazire Söyleme
10)Saz Çalma.
1)Mahlas Alma
Mahlas, şairlerin
yazdıkları şiirlerde asıl adlarının yerine kullandıkları takma ada denir. Halk
edebiyatında mahlas geleneğe bağlı uygulanan bir kuraldır. Âşıkların çoğunun
asıl ismi unutulmuş, mahlasları isim olarak kullanılır olmuştur. Dadaloğlu’nun
asıl adı Veli, Sümmani’nin Hüseyin, Gevheri’nin Mehmet vb.’dir. Âşık, geleneğe
uygun olarak kullanacağı mahlası şu yollarla alır:
a) Mahlasını Kendi Seçerek Alma:
-Adını, soyadını mahlas olarak kullanır.-Yaşayışına ve sanatına uygun olarak kendi seçtiği herhangi bir ismi mahlas olarak kullanır.
b) Bir Usta Âşıktan İmam, Pir Ya
Da Mürşitten Alma.
- Usta âşık çırağı sınava tabi tutar. - Usta âşık çırağının durumuna göre bir mahlası uygun görür.
- Şeyh ve pirin manevi tesiriyle mahlas alır.
c) Rüyasında bade içerken alma.
2)Rüya Sonra Âşık Olma (Bade İçme)
Rüya motifi Türk
Halk Edebiyatında sıkça karşımıza çıkan bir motiftir. Genellikle halk hikâyelerinde
yer alan bu motif, bazı âşıkların hayat hikâyeleri içinde de görülmektedir.
Âşıklar âşıklığa başlamayı ya da yetişip usta âşık olmayı geleneksel bir unsur
olarak gördükleri iki önemli yol, usta yanında yetişme ya da rüyada bade içerek
badeli âşık olmaya bağlarlar.
Bade, şerbet, su gibi içilecek bir mai
olabileceği gibi elma, nar, ekmek, üzüm gibi herhangi bir yiyecek de olabilir.
Âşık edebiyatında bade içme rüya motifi bir gelenek icabıdır. İnanışa göre âşık
olmak için ya usta yanında yetişmek ya da mutlaka "pir" elinden bade
içmek gerekir. 3)Usta - Çırak
Âşık edebiyatında
yüzyıllar boyu yaşatılan geleneklerin en önemlilerinden biri de usta çırak geleneğidir.
Âşıklar genellikle bir usta aşığın yanında onun çırağı olarak yetenekler
ölçüsünde olgunlaşırlar. Gelenek gereği icracılık ve aşığın şairlikteki
ustalığı için üstat da denilen bir aşığın yanında ders almaları gerekmektedir.
Genç aşığın ustasının yanında çok büyük bir sabır göstermesi gerekmektedir.
Sabrın sonunda çırak ustasının hayır duasını alarak tek başına halk önüne çıkma
iznine kavuşur.
4)Âşık Karşılaşmaları:
Atışma, âşıkların
dinleyenler karşısında deyişme sırasında, birbirini iğneleyici fakat mizah
çerçevesi içinde söyleşmeleridir. Karşılama, aşıkların rakibine üstün gelmek
için soru cevaplı tarzı seçmesi yada onu mat etmenin yollarını aramasıdır.
Âşıkların doğaçlama, karşılıklı olarak belirli bir kural çerçevesinde
söyleşmelerine "atışma" denir. Atışma, en az iki aşığın dinleyici
huzurunda karşı karşıya gelerek birbirlerini sazda ve sözde belli kurallar
çerçevesinde denenmeleri esasına dayanır.
5) Leb - Değmez
Âşıkların ustalıklarını sergilemek için bir nevi söz hüneri olarak başvurdukları bir biçimdir. İçinde (B,P,M,V,F) dudak ve diş-dudak sesleri bulunmadan söylenilen şiir demektir. Âşıkların dudakları arasına iğne koyarak yarıştıkları bir atışma biçimidir.
6)Askı (Muamma)
Muamma, halk şiirinde bir kimsenin ya da varlığın adını gizleyen şiir demektir. Âşık edebiyatında muammanın özel bir önemi vardır. Âşıklarca muamma düzenlemek ya da bir muammayı çözmek bilgi ve zekâ ister. Türk Edebiyatı öncülerinden "Murat Uraz" muammanın uygulanışını şu şekilde anlatmaktadır:
Âşıklar nöbetle kahveye gelenlere işine ve halk arasındaki derecesine göre ağırlamalar söylerler. Ağırlanan kişi de ağırlığına göre muammanın etrafındaki bal mumu sürülmüş tahtaya para yapıştırır. Muammayı kim çözerse paraları alır ve muammayı tertipleyen aşık da bir taksim çıkarırdı. Şayet bu muamma birkaç gece kahve duvarında asılı kalır, kimse tarafından da çözülmemiş olursa sahibi olan âşık bunun ne olduğunu söyler ve bütün paraları alırdı.''
7)Dedim - Dedi Tarzı Söyleşi
Halk şiirinde
yaygın olarak kullanılan bir biçim olup koşma ve semailerdeki âşık ve
sevgilinin (dedim-dedi ifadesine bağlı) karşılıklı söyleşmeleridir.
8)Tarih Bildirme
Âşık, kıtlık,
yangın, sel felaketleri, salgın hastalık, önemli savaşlar vb. toplumu yakından
ilgilendiren sosyal hayatla ilgili olaylarla kendi doğum tarihini şiirlerinde
tarihi birer belge olmasını istemiş ve genellikle ilk ya da son dörtlükte bazen
de ara yerde tarih belirtmiştir.
9)Nazire Söyleme
Nazire, bir şairin
şiirini diğer bir şair tarafından aynı uyak ve ölçüde benzer bir biçimde yazma
demektir.
10)Saz Çalma
Saz, âşık için
ilhamı kamçılayan bir alet olup âşıklık geleneğinin en önemli unsurlarından
biridir.''
Bu sunum, lise müzik dersi müfredatındaki ''Ozan ve Aşıklar'' konu başlığı için müzik dersi materyali olarak hazırlanmıştır.
Kaynak: http://www.turkceciler.com/asiklik-gelegi.html
https://www.youtube.com/watch?v=2HGs_WAYlOE
http://alkislarlayasiyorum.com/icerik/111328/asiklar-dudak-deymez
https://www.youtube.com/watch?v=GRHFBFmMJW8
https://www.youtube.com/watch?v=p8WWWXj8Iuk
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder